Yıllarca, iki kahraman heykeli; biri erkek, biri dişi, birbirlerine bakar durumda parkta dururlarmış, ta ki bir gün bir melek cennetten gelene kadar... - "Sizler iyi ve örnek birer heykel oldunuz, bu yüzden ben de size özel bir hediye vereceğim. Yarım saat için sizi canlandıracağım, siz de bu süre içinde ne isterseniz yapabileceksiniz!" demiş. Ve melek ellerini çırpar çırpmaz heykeller canlanmış, birbirlerine biraz utanarak yaklaşmışlar, ama sonra hızla parktaki çalılıkların arkasına koşmuşlar. Kısa bir süre sonra çalılıkların arkasından kikirdeşmeler, kahkahalar duyulmuş, çalılar sallanmış. Onbeş dakika sonra, çalılıklardan çıkmışlar, ikisinin de yüzünde geniş bir tebessüm varmış. - "Onbeş dakikaniz daha var!" demiş melek, gözlerini anlamlı anlamlı kırparak... Dişi heykelin yüzündeki tebessüm biraz daha yayılmış ve erkek heykele dönmüş: - "Harika! Ama bu sefer güvercini sen tut, ben pisliyim kafasına!"
@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@Temel ormanda ağaç kesiyormuş, o sırada çevreciler de ormanda yürüyüşe çıkmışlar, Temel'i bu vaziyette görünce bir güzel pataklamışlar... Temel üstü başı perişan halde köye dönerken Dursun a rastlamış, Dursun;
-Ula Temel bu ne hal böyle? diye sormuş, Temel de anlatmış;
- Ormanda ağaç keseydum, birden kalabaluk pir grup Doğan'ın yengesini bozmişum diye dövdü peni, halbuki ne Doğan'ı taniyruuum, ne de yengesuni..
@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@Temel hayvanları araştırma konusuna oldukça ilgi duymaktaymış. Bir gün bu merakını gidermek için laboratuarını kurarak çalışmalara başlamış. Örnek hayvan olarak bir PİRE almış. Çok hassas aletler ile bu işe başlayan Temel, eline çok hassas bir neşter alarak pirenin ayaklarının ucundan biraz kesmiş ve masanın üzerine bırakmış ve pireye ZIPLA BAKAYIM diye seslenmiş, doğal olarak zıplayarak dolaşan bir hayvan olan pire yarım yamalak da olsa zıplamış, o sırada Temel hemen yakalayarak ayaklarının tamamını yontmuş ve masanın üzerine tekrar bırakarak seslenmeye başlamış. ZIPLA BAKAYIM, ULA ZIPLASANA, ZIPLA BE HAYVAN. Fakat ayakları kesilen pireden hiçbir hareket yok..... Temel hemen kalem kağıdı alarak raporu yazmaya başlamış. PİRE incelendi. SONUÇ: "PİRE'nin ayakları kesilince kulakları duymamaktadır."
@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@Sır Yarışması
Bir gün araştırmacılar 4 ülkeden adam alırlar Fransa, İngiltere, Almanya, TÜRKİYE'dende bizim temeli alırlar bunlara bir sır verirler ve onu tutmalarını söylerler. Arkasından işkenceye başlarlar; -Fransız 3 gün dayanır söyler,
-İngiliz 5 gün dayanır oda söyler,
-Alman 7 gün dayanır oda söyler,
-Bizim temelse haftalarca eziyet görür ama söylemez araştırmacılar şaşırır bir gün araştırmacılardan biri temelin kaldığı kodesin önünden geçerken temelin kafasını duvarlara vurarak söyle dediğini duyar;
-Hatirla şuni da! neydi! Hatirlaaa!
@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@bir gün bir deli havuzdan kaşıkla su içiyormuş,
diğer bir delide onu görünce
+ula deli ne yapıyorsun
-havuza şeker attım,yalnız tatlı değil
bunun üzerine diğer deli akıllılığını ispat eder
+ula salak hani karıştırmamışsınki
@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@Bir gün öğrenciler sınav oluyorlarmış..Öğretmen bir öğrencisini kaldırarak ona şu soruyu sormuş:
-Oğlum söyle bakalım elektirik nelerden geçmez?
Çocuk şöyle cevap vermiş:
-Lastikten, camdan ve tahtadan.
-Başka?
Çocuk biraz düşündükten sonra:
-Birde yoksul mahallererden geçmez öğretmenim diye cevap vermiş
@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@Bir gün Temel,İtalyan ve Fransız fren testi yapıyorlarmış.İtalyan Ferrari ile duvara 1cm kala durmuş. İtalyan: Benim arabamda ABS var demiş.
Fransız Audi ile duvara 1mm kala durmuş. Fransız:Benim arabamda ASR var demiş.
Sonra Temel Doğan ile duvara geçirmiş.Temeli kan revan içinde arabadan çıkarmışlar. İtalyan ve Fransız:Senin arabanda hangi fren sistemi var demişler.
Temel:Benim arabada ASD (Anasını Satsan Durmaz)sistemi var demiş.
@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@ordunun 57. alayında görevli olan bir albay girdiği hiçbir iddayı kaybetmemesiyle ün yapar.. ak'a kara der gene kazanır.
gün gelir bu albayı 57. alaydan 51. alaya transfer ederler. geldiğini komutana bildirmek için komutanın ofisine girer ve bekler. komutan geldikten, gerekli selamlaşma ve formaliteler yerine getirildikten sonra albay der ki:
a- komutanım ben sizi bir yerden tanıyorum!
k- imkansız! ben seni hayatımda ilk defa görüyorum, ismini dahi duymadım daha önce.
a- ben sizi vietnam savaşından tanıyorum komutanım, aynı siperde yan yana savaşmıştık!
k- albayım saçmalamayın ben vietnam'da savaşmadım ki! komuta merkezindeydim ve bölüğü idare ediyordum
a- yo komutanım çok net hatırlıyorum! hatta sizin kıçınıza bir mermi isabet etmişti ve çok kötü yara olmuştu!
k- olum adamı delirtme, sen başkasıyla karıştırıyorsun beni!
a- komutanım sizle 20 dolarına bahse girerim kıçınızda bir mermi yarası var!
--komutan bunun üstüne 20 dolar kazanma karşılığında bunu kanıtlamaya karar verir ve açıp kıçını yara izi olmadığını gösterir--
a- özür dilerim komutanım sizi hakkaten başkasıyla karıştırmışım!!
k- neyse olur böyle şeyler! der ve 20 dolarını memnun bir ifadeyle alır!
albay gittikten 10 dakka sonra telefon çalar ve komutan telefonu açar, karşıdaki ses 57. alay komutanının sesidir.
-albay geldi değil mi?
-geldi!
-kimseyle iddiaya girmedi değil mi?
-aslına bakarsanız girdi ve hatta kaybetti!
-komutanım lütfen bana albayın sizin kıçınızı gördüğünü söylemeyin!!!
-nerden anladınız bunu?
-o kurnaz eşşoğlueşşek 57. alaydaki herkezle kişi başı 50şer dolarına 51.alayın komutanının kıçını görebilirim diye iddiaya girdi..
@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@bir adamla karısı mısır'da eski bir çarşıda geziyorlarmış. ayakkabı satılan bir dükkanın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler. satıcı "çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi sekste çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler..." adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş. adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. karısı bir adım geri kaçmış "aman allahım dur dur..." derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş, "sandaletleri ters giydin lan!..."
@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@çiftçi tavuklari için hiç yorulmayan bir horoz almak için pazara gider.
pazarci : istediginiz herseyi bu horoz yapar, diye azgin mi azgin bir horoz satar bizim çiftçiye. adam çiftlige döner ve horozu kümese koyar koymaz tüyler uçusur, gidaklama sesleri, feryat figan, çiftçi çok memnundur. ama horoz cok azgindir, sadece kumesi degil, çiflikteki hayvanlar, atlar, koyunlar, inekler vs. vs. adam memnundur ama bir yandan da endiselenir, horoz iki günde ölecek diye. horozu tutmaya çalisir ama nafile. neyse der eve girer.
ertesi gün bir bakar ki, horoz ayaklar havada, dili disarda kümesin önünde pestil vaziyette yatiyor ve hatta tepesinde bir akbaba uçusuyor.
çiftçi kendi kendine : ehh iste sana dedim geberecen diye, seklinde söylenir.
horoz, bir gözünü hafif açarak çiftçiye kisik sesle homurdanir;
-hissst! akbabayi kaçirican sus!